Yeni mezun bir gazeteci olarak, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hak sahipliğinin tespit edilerek atanması için başvuruda bulunan ve babası tarafından öldürülen bir bekçinin hikayesini aktaracağım. Bu genç adam, 23 Haziran 2014 tarihinde manuel olarak başvuruda bulundu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hak sahibi olarak kabul edildi. Ardından, İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne memur olarak atandı ve göreve başladı.
Ancak, işler hiç de yolunda gitmedi. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından gönderilen bir yazıda, davacının babasının vazife malullüğü hükümlerinden yararlanmayanlar listesinde yer aldığı ortaya çıktı. Bu durum üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, davacının başvurusunun hatalı olduğunu belirterek atamasının iptal edilmesini talep etti. Devlet Personel Başkanlığı da bakanlığın bu talebini dikkate alarak atama teklifini iptal etti.
Davacının hikayesi, adalet sisteminin nasıl işlediğine dair birçok soru işareti uyandırıyor. Belki de her şey daha dikkatlice incelenmeliydi, belki de hatalar kaçınılabilirdi. Ama sonuç olarak, genç adamın beklediği atama iptal edildi ve hayalleri suya düştü.
Şimdi bu genç adamın ne yapacağı merak konusu. Belki de yeni bir başvuru yapacak, belki de hukuki yollara başvuracak. Kim bilir, belki de bir mucize olur da hak sahipliği tekrar kabul edilir ve atanması gerçekleşir. Ancak şu an için, durum pek iç açıcı değil gibi görünüyor.
Bu olay, adalet sisteminin bazen nasıl karıştığını ve insanların hayatlarını nasıl etkilediğini gösteriyor. Her şeyin çok dikkatli bir şekilde incelenmesi gerektiğini, aksi takdirde haksızlıkların ortaya çıkabileceğini hatırlatıyor bize. Umuyoruz ki bu genç adamın hikayesi, bir şekilde olumlu bir sonuca ulaşır ve adalet yerini bulur.